Karadeniz ‘in çağrısına uydum yine , kalktım geldim , iyi de etmişim…
Karadeniz hareket , Karadeniz bereket. Yaşam burda düşmüş toprağa . Ve Karadeniz düşünce usa , us durmazmış başta …
Yeşile dönmek , sise ermek , maviyi dermek ; buralara gelmek…
Samsun ‘ dan düştük yollara , kulağımda tulum , kemençe , yüreğimde bir hamsi.Bandırma Vapurunda Atam.
Çarşamba ‘ yı alan sel , bizi Perşembe ‘den Ordu ‘ ya getiriveren Sinan Kaptan , Karadeniz dereleri gibi cıvıltılı Nurhan Rehber ve biz Ebruli Dostları.
Ordu deyince Boztepe ‘siz , şehri seyirsiz olmaz. Can Karadenizli dostlarsız hele hiç.
Denizde bir taka ,
Kıpraşır ha kıpraşır ,
İnsanların içlerinde birer hamsi
Oynaşır ha oynaşır.
Piraziz , Bulancak işte Giresun . Kaleden bakarken kuş olup uçmak istedim ada Ares ‘ e, Amazonlar ‘a. Sonra Maçka ‘ ya.
Özlemler büyüttüğüm , geldikçe doymadığım Sümela’dayım.Yeşili , suyu aşıp , gökyüzüne varmak.Sise , çiseye , gölgeye , güneşe kafa tutmak , sonsuzu bulmak. İnançlı yeşile doymak , inatçı yağmura yağmak ama ıslanmamak.. Gücün , inadın , inancın , güzelliğin , rengin , umudun, birlikteliğin adı.Yürüyorum , özlemim Sümela ‘yım…
Gümüşhane ‘ ye dönen rotamız ile Torul Karaca Mağarasında başka bir dünyada buluyoruz kendimizi. Karaca tomur tomur doğurmada , akmada yıllardır.Damla damla üstüne. Derin bir nefesle haydi Zarha yönüne , yeşil sisler içinde.
Uzungöl , aç gözlerini yeşile , çiçeğe , sise . çiseye , göle .Gölce yürüyor , camiye eriyoruz.Evet bu çise bir kez düşünce üste iflah olmuyor insan.Özlüyor hep bu yeşil denizi.
Uykusuzluklarımda,
Gözlerimden bir de Karadeniz akıyorsa eğer ,
Var-gel ‘ ler dönmüştür çiçeğe…
İkizdere bizi Ovit Yaylasına götürdü. Ovit sis , Ovit bu yazda buz. Ovit 2640. Yayla , yaza , hazza , otlağa. Yaylaları başkadır Karadeniz’imin…
Sırt sırta vermiş dost dağlar geçit vermez. Verirse sadece dereye , şelaleye. Her yol tünel bundandır.
Keşap , İspiye , İnebolu , Görele , Eynesil , Vakfıkebir , Çaybaşı , Akçabat , Trabzon giderken ” yali yali ” deniz- dağ arası yol , düzde şehir bir damla.Sonra yokuş , ulaşım zormuş.Toprak ne değerli , bir karış yerde bile kabak , fasulye .
Yomra , Arsin , Araklı , Sürmene , İyidere , Derepazarı, Rize , Pazar geçerken azar azar , yeşil seyir çay bahçe bahçe , dağ dağ .Çaylar gözlerden ellere üç yaprak düşünce demli.Fabrikalarda canlar geceyi gündüz eyler , çay bardağa düşünce neylerse güzel eyler.
Zilkale , dik vadi ; yine yeşil kucaklıyor dereyi..
Fırtına olduk estik bir derede , düşlerim treking de.
Üstü örtülü köprüler ıslanmayın diye dostlar.Taş köprüler , tahta köprüler , var-geller.Üç ev , beş ev , bir cami köyler.Bir inci kolyenin kopan , dağılan taneleri , dağlarda böyle evler.Nasıl erişir , nasıl görüşür , nasıl söyleşirsiniz ?
Rize…Dik yamaçlardan hızla dökülen akarsular , onların açtığı derin vadiler , atmaca tutkusu , ‘serender ‘ ler , çay , Rize bezi , dağ horozu ve yaylalar…
Dağ gülleri Komar ‘ lar gibi açtın içime ,
Yüreğim pervane.
Ayder ‘ de pervaneler dönüyor ışığa , ben yaylalara…
Fırtınalar estiren dere , Gelin Tül ‘ lü , sırtını Kaçkarlar ‘ a yaslayan cennet Ayder.
Bulutunu , sabahı karşılayıp , yürümek , akşamı getirmek , çiçeğini , böceğini , gölünü , deresini dermek : Kavrun , Elevit , Amlakit , Palovit , Pakut , Avusor , Sal , Gito , Çaymakçur , Verçenik ; yayladır , yaylanır…
Trabzon demek , Atamın Köşkü : 1934 ve 1937 ‘ lerde konuk edildiği ve vasiyetini yazdığı…1890 dan kalma , kalorifer sistemi , kepenkleri , dört katıyla yaraşır dedirten.Bir haritada kaleminin izleri , yüreğe işleyen…
Trabzon demek , Ayasofya Müzesi demek , Ayasofya Müzesi ise ‘ Kutsal Bilgelik ‘…Adem ile Havva ‘ nın yaratılışından izler , kubbe altındaki renkli İsa ‘ lar , kurucu Komnenosların sembolü kartal ve kiliseden camiye Ayasofya…
Toprak ‘ ÇONA ‘ saçar
Sevdalar ‘ PALURİ ‘
Takarsın saça bir ‘ PUŞİ ‘
Evler ‘ KUŞPUNİ ‘
Çayeli ‘ nde büyük dedemin sıla . Kan mı çekiyor acaba ?
Çamlıhemşin yazınca düş yola : Yeşil ayaklarım , beyaz sisli başımla yürüyorum.Kulaklarımda bir dere sesi : Tar.Çıktıkça taş , yükseldikçe ağaç , çiçek.
Karadeniz gözağrım. Tepeden tırnağa senle ağırım. Tar yol açtı sesiyle , ezgisiyle.
Bulduk Bulut Şelalesini. Nereden akıyorsun , göremiyorum, adından mı? Bir taş dağa yaslanmışsın rahat mı?
Ardaşen, Fındıklı, Arhavi tırmana tırmana Borçka Karagöl…
Seyreyle gözüm , tepeden tırnağa yeşile kesmiş özüm. Cideyrum, celeyrum, bunu ben hep yapayrum…
Artvin’e doğru Çoruh girdi kolumuza, aldı götürdü bizi büyük mü büyük bir baraja. Kulakta Atabarı tınıları ver elini Hopa…
Evet , dostlar;
Seviyorum diyeceksiniz , özlüyorum…
‘Kimunsun ‘ diyecekler : İzmir ‘ in , ‘ nereyesun ‘ diyecekler : Karadeniz yönüm…
En güzel sistir Karadeniz, hep düşünüzde, hep gözünüzde kalmak , sonra yüreğe çise olup akmak için…
Ebruli tur ile Samsun ‘ dan Hopa ‘ya
Ecz. GÜLNUR GÜÇLÜ, 2010