Online Seminer (Ücretsiz)
24 Kasım 2022, Perşembe - 20.30
KONUŞMACI: Selim MARTİN (Arkeolog – Öğretim Görevlisi)
Dokuz Eylul Universitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü
TARİH: 24 Kasım 2022, Perşembe
SAAT: 20.30
ÜCRET: Ücretsiz
KONTENJAN: 100 Kişi ile sınırlıdır
KAYIT: Kayıt gerekli olup e mail, telefon veya web sitesi üzerinden yapılabilir
0(232) 464 07 18 – 0(232) 463 60 43 – 0 (549) 717 17 40
ebrulitur@ebruliturizm.com.tr – https://www.ebruliturizm.com.tr
ÖZET:
Homo Sapiens’e kadar cinsiyetlerin rolüne dair çok az şey biliyoruz. Aşk, sevgi, cinsellik gibi bireysel roller de milyonlarca yıl süresince bilinmez durumdadır. Homo Sapiens’in Asya ve Avrupa’ya yayılması ile birlikte, bugün Ana Tanrıça (Venüs) adı verdiğimiz heykelcikler ortaya çıkar. Büyük ihtimalle, “kadının doğurabilmesinin” bir mucize olarak görülmesi, Üst Paleolitik dönemden Kalkolitik Çağ’a kadar Ana Tanrıça heykelciklerinin baskın rolünün devam etmesini sağlar. Ritüel ve inançlardaki baskın kadın figürünün toplumu da yansıttığı düşünülürse, bahsi geçen zaman dilimlerinde Anaerkil bir toplum yapısının olduğunu söylemek yerinde olur. Kalkolitik Çağ’da ortaya çıkan Erkek Tanrı heykellerinin toplum yapısını nasıl değiştirdiğini, ya da tersinden düşünürsek, değişen toplumun inanç sistemine nasıl yansıdığını bilemesek de değişimin sonuçlarını tam olarak bir sonraki çağda, yazılı metinlerde görebiliyoruz. Tunç Çağı’nda Mezopotamya’daki insanların, Ataerkil bir yapıya yavaş yavaş dönüşümü, yazılı metinler aracılığıyla nasıl hızlandırmaya çalıştığını anlayabiliyoruz. Arkeolojik verilerden erkeklerin baskın olmaya başladıklarını görsek de belki de milyon yıldan fazla süren Anaerkil yapı kolay değişemiyor. Bu değişimin hızlanması için en etkili yol olarak yazı kullanılıyor. Yeraltı Ülkesinin Tanrıçası Ereşkigal’in Nergal’e eş olup iktidarını ona bırakması gibi mitlerdeki güçlü kadın karakterler, yerini yavaş yavaş erkeklere bırakmaya başlıyor. İnannna mitlerindeki gibi kadınlara kimsenin güvenmemesi gerektiğini öğütleyen öyküler çeşitlenerek artıyor. Bunlarla birlikte Uruinimgina Reformları gibi çıkan yeni yasalar; kadınların egemenliğini kırabilmek için erkeklere şiddet kullanma ve bunu sergileme izni veriyor. İşte, özellikle mitler, dini metinler ve yasalar gibi bu yazılı metinler aracılığıyla toplumun değişen yapısını – hiçbir şüpheye yer olmadan –ilk ağızdan öğrenmeye, yazı ile birlikte Tunç Çağı’nda başlıyoruz.
SELİM MARTİN:
Selim Martin 1981 Uşak doğumludur. Lisans ve Yüksek Lisans Eğitimini Dokuz Eylül Üniversitesinde Arkeoloji üzerine yapmıştır. Aynı üniversitede Arkeoloji Bölümünde Öğretim Görevlisi olarak çalışmaktadır.
Prehistorya, Bilişsel Arkeoloji, Mezopotamya Arkeolojisi, Tarihsel Coğrafya ve Mitoloji gibi temel Arkeoloji konularının yanında Tekstil, Mozaik, Resim gibi Sanat ve Tasarım alanlarında da çeşitli dersler yürütmektedir.
Eğitim ve iş hayatı boyunca çeşitli bilimsel ve sanatsal projeler ile kültürel etkinlikler içerisinde yer almış ve özellikle Batı Anadolu coğrafyasında eğitim ve kültürel amaçlı geziler düzenlemiştir. Uzun yıllar, arkeolojik alanlarda ve çeşitli bilimsel çalışmalarda belgeleme amaçlı fotoğraf çekmekle beraber, sanatsal anlamda kişisel fotoğraf sergileri açmış ve çeşitli eserleri karma sergilerde de yer almıştır.
Tekstil Arkeolojisi üzerine “Giyim Kuşam ve Çıplaklık: Yakındoğu’da Tarihöncesi Giyim Kültürü” isimli bir kitabı ve Pantheon isimli Mitoloji konulu bir boyama kitabı bulunan ve çeşitli ulusal gazete ve dergilerde mitoloji konulu yazılar kaleme alan Selim Martin evlidir ve bir çocuğu vardır.
KAYIT: Kayıt gerekli olup e mail, telefon veya web sitesi üzerinden yapılabilir
0(232) 464 07 18 – 0(232) 463 60 43 – 0 (549) 717 17 40
ebrulitur@ebruliturizm.com.tr – https://www.ebruliturizm.com.tr