İzmir’de Yahudi Kültür Mirasına ait, hali hazırda ayakta kalmış olan diğer yapılar: Hahamhane, Kortijolar, Sabetay Sevi’nin Evi, Gürçeşme Yahudi Mezarlığı ve Tarihi Asansör’dür.
Hahamhane binası 1840 yılında Viyana’lı Rotşild ailesinin desteği ile kuruldu. Hahamhane binası, bir zamanlar Hahambaşı sokağı olarak anılan sokakta, duvarlarla çevrili büyük bir bahçenin ortasında bulunur. Hahamhane, adından da anlaşılacağı gibi, İzmir Hahambaşılığın ofisi olarak işlev görmekteydi. İzmir Yahudi Cemaatinin “Hamursuz” adı ile anılan bayramlarında ihtiyacını karşılamak üzere, Hahamhane’ye bitişik olarak kurulan bir fırında hamursuz üretilirdi.
1930 yıllarına kadar İzmir Yahudi Cemaatinin esas kitaplığı ve Yeşivası (dini okul) burada bulunurdu ve cemaatin tüm resmi işleri Hahamhane’de görülürdü. 1997 yılında Hahamhane boşaltılmış ve Cemaat işlerini yürütmek için Alsancak’ta bir ofis kiralanmıştır. Bugün binanın çatısının yarısı çökmüş ve duvarlar deformasyona uğramıştır. Konak Belediyesi Hahamhane’nin restorasyon çalışmalarını yürütmektedir.
Hahamhane Kemeraltı, Havra sokağı civarındadır.
Sefarad Yahudileri, Osmanlı İmparatorluğuna İber yarımadasından göç etmişler ve göç ederken de bu topraklarda yoğurdukları kültürlerinin yanında, o bölgede şekillenmiş yaşam biçimlerini ve konut mimarisini de beraberlerinde İzmir’e getirmişlerdir. Aile evi ya da İspanyolca adı ile Kortijo olarak adlandırdıkları, halk arasında Yahudhane olarak bilinen, çoğu zaman ortasında bir fıskiye veya bir kuyusu olan ve misafir odası işlevi gören avlu ve bu avluyu çevreleyen odalardan oluşan konutlarda yaşamışlardır. Kortijolar İzmir’de Yahudilerin ilk yerleşim bölgesi olan İkiçeşmelik semtinde inşa edilmişlerdir. Kentin çok tanınmış kişilerinden biri olan Dario Moreno da bu kortijolardan birinde büyümüştür.
Kortijolar, bugün İzmir’in yemek kültürü ile harmanlaşmış olan ve İzmir’in simgelerinden birine dönüşen “boyoz”un ve “subiya”nın da (kavun çekirdeğinden yapılan şerbetimsi bir içecek) İzmir halkı ile buluşma noktası olmuştur.
Aile evleri ya da Kortijolar, çok kalabalık ailelere bir arada yaşama imkanı sağlayan bir konut tipi olmanın yanısıra içe dönük bir yaşam oluşturmuşlardır. Ortadaki avlu, dört yanını çevreleyen iki katlı yapı birimlerinden ötürü içine kapalı, mahrem, gizli bir ortam yaratmaktadır. (Tanaç, İzmir’de Sefarad Mimarisi ve Sinagogları, 2010, 164).
Yahudi konutları, Kortijo örneklerinde görüldüğü gibi Yahudi’lerin içinde yaşadıkları toplumlardan gizlenme ve azınlık olmalarından dolayı da bir arada yaşama ihtiyaçlarına hizmet verecek biçimde şekillenmiştir.
Yahudi Cemaatinin İzmir Kentine yeni yerleştiği dönemlerde inşa edilen Kortijolar günümüze taşınamamış ve 1982 de hala 27 kortijo mevcut olmasına rağmen bugün 5 ya da 6 adet kortijo sayılabilmektedir. Daha geç dönemlerde yapılan kortijolar, bu tip konutların mimarisi hakkında fikir vermektedir. Günümüze kalan Kortijolar Tilkilik Namazgah semtindedir.
İzmir Yahudi’lerinin birkaç mezarlığı vardı. Bilindiği kadarıyla bunların en eskisi Bahri Baba Parkındaki Maşatlık adı verilen mezarlıktı. Şehrin büyümesiyle kentin içinde kalan mezarlık Gürçeşme’ye nakledilmiştir.
1885 yılında satın alınan Gürçeşme Mezarlığı İzmir’in en önemli Yahudi Mezarlığı olmuştur. Gürçeşme mezarlığında ziyaret İzmir Yahudi tarihinin sayfalarına göz atmak gibidir. Etrafa dağılmış yüzlerce mezar taşının arasında İzmir Yahudi Cemaatinin en önde gelenlerinin mezar taşlarını görmek mümkündür. Mezarlıkta bulunan 15.000 kadar mezar taşından İzmir Yahudi Cemaati hakkında birçok bilgiye ulaşılabilir. Bir kısmı mütevazi, bazıları görkemli olan mezar taşlarında Türkçe, Ladino, İbranice, Almanca ve Fransızca yazıtlar burada gömülü olan insanların nereden göç etmiş oldukları hakkında bilgi verir.
İzmir Yahudi cemaatinin kurucusu olan ve 17. Yüzyılda vefat eden Haham Yosef Eskapa’nın, Haham Hayim Palaçi ve oğlu Haham Avraham Palaçi’nin de mezarları burada bulunmaktadır. Hayim Palaçi’nin mezarı ve müritleri tarafından yapılan mikve (arınma havuzu) Pırlanta Üçgeninin Bet Hillel Sinagogu dışındaki iki ayağını oluşturur ve Kadife Kale’den mezarlığa akan suyun yazın serin, kışın ılık olması, müritleri tarafından Haham Hayim Palaçi’nin bir mucizesi olarak kabul edilir. Mezarlık Gürçeşme semtindedir.
Sabetay Sevi 1 Ağustos 1626 yılında İzmir’de dünyaya gelmiştir. Doğum tarihi, Yahudi tasavvuf anlayışında, gelmesi beklenilen Mesih’in doğum günü olarak belirtilir. Sabetay Sevi’nin babası Mordehay Sevi’nin İzmir’e 1614 yılında Mora’dan geldiği bilinmektedir. Sabetay ile iki erkek kardeşi İzmir’de doğmuşlar ve bugünkü İkiçeşmelik Caddesi üzerinde, Agora girişindeki evde büyümüşlerdir.
Sabetay Sevi genç yaşta, dönemin önemli din adamları olan İsak Dialba ve Jozef Eskapa’nın öğrencisi olarak dini eğitim almış ve Kabala’yı (Yahudi Tasavvufu) derinlemesine incelemiştir. Kendisinin son derece zeki olduğu ve 18 yaşına geldiğinde tüm din kitaplarını ezbere öğrenmiş olduğu söylenir.
1648 yılında Podolya’da meydana gelen büyük Yahudi katliamı ve aynı dönemde Yahudi’lerin Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde yaşadıkları zulüm, tüm Yahudi topluluklarını derinden sarsmış, onları kurtaracak bir Mesih beklentisini canlandırmıştı. Sabetay Sevi bu ortamda kendisinin beklenen Mesih olduğunu ilan etmişti. Müritleri kendisine İbranicede “Kralımız”, “Efendimiz”anlamına gelen “Emire” adını vermişlerdir. Bunun üzerine Sabetay Sevi, başında eski hocaları da bulunan Hahamlar Kurulu tarafından dışlanmış ve İzmir’den kovulmuştur. Buna rağmen, birkaç yıl içinde sadece Osmanlı İmparatorluğu sınırlarında yaşayan Yahudiler arasında değil, tüm Avrupa ülkelerinden ve hatta Hiristiyan ve Müslüman
toplumlar arasından da müritler edinmiştir.
Sevi 1665 yılında İzmir’e döndüğünde, Yahudi nüfusun büyük kısımının kendisini Mesih olarak gördüğü söylenir. İşte bu Mesihlik
hareketi sırasında Kemeraltı sinagoglarının yer aldığı sokaklarda bir isyan yaşanır ve İzmir Mesih heyecanının merkezi olur.
Bu isyanın boyutları büyüdüğünde Sabetay Sevi Saraya getirilerek hapsedilmiştir. Daha sonra din değiştirerek Müslümanlığı kabul etmesine rağmen yaşamı boyunca Yahudi dinine bağlı kalmıştır. Müritlerinin bir kısmı da onu izleyerek Müslüman olmuştur. Boyutları Türkiye sınırlarını aşan ve aynı zamanda bugüne kadar önemli bir tartışma konusu olan Sabetaycılığın doğum yeri, İzmir’in İkiçeşmelik semtindeki bu evdir.
Sabetay Sevi’nin evi İkiçeşmelik Caddesi üzerinde bulunmaktadır.
Günümüzden 155 yıl öncesine kadar Asansör kayalıkları taş ocağı olarak kullanılırdı ve bir dönem bu kayalıklar denizle birleşirdi. Bugünün Mithat Paşa caddesinden Halil Rıfat Paşa caddesine ulaşmanın tek yolu 155 basamak çıkmaktı. 1907 yılında Nesim Levi adında bir Yahudi hayırsever bu iki cadde arasındaki ulaşımı kolaylaştırmak üzere 40 metre yüksekliğinde bir asansör kulesi inşa ettirmiştir.
Nesim Levi Bayraklı’nın asansörü Lizbon’da gördüğü benzer bir asansörden esinlenerek kurduğu söylenir. Asansör önce buharla ve daha da sonra su ile çalışmıştır. Bir dönem günde ortalama 1.000 kişinin asansörü kullandığı söylenir. İzmir körfezinin eşsiz manzarasını izlemek için asansör turistlerin vazgeçemediği bir duraktır.
Asansörün kurucusu olan Nesim Levi Bayraklı Paris modasını İzmir’e getiren kişi olarak da anımsanır.Daha sonra Yahudi bayanların bir simgesi durumuna gelen Tokado stili şapkaları İzmir’e tanıtan kişidir. Nesim Levi Bayraklı 1908 yılında Sanayi Kulübünü kurmuş ve 1909 da ise Sanayi sergisini düzenlemek için görevlendirilmiştir.
Asansör’e Dario Moreno sokağından girilir. İzmir’i döneminde dünyaya tanıtan müzisyen olan Dario Moreno, genç yaşta düğün ve eğlencelerde şarkı söyleyerek kazandığı para ile bu sokakta bir ev satın almış ve bir süre bu evde annesi ile oturmuştur. 302 sokak olarak bilinen bu sokağa 1990 yılında, Türk pop müziğine katkılarından ötürü Dario Moreno Sokağı adı verilmiştir. Asansör Karataş semtinde bulunmaktadır.