KADİM BİR SEMT ve İZMİR TARİHİNİN İHTİŞAMLI GÜNLERİ

Buca’da çok eski çağlardan bu yana yerleşim olduğu bilinir. Buca’nın kuzeydoğusunda antik döneme ait büyük bir kadın büstü, Kangölü çevresinde Bizans sütun başlıkları, antik “Artemis Mabedi”ne ait olduğu önerilen yer döşemeleri, Forbes Köşkü çevresinde Bizans sikkeleri, Gürçeşme (Kançeşme) yolu üzerinde Roma Kalesi kalıntıları bulunmuştur.

Buca, oldukça zengin doğa ve kültür mirasını, nüfus artışına ve günümüz yaşam biçiminin ortaya çıkardığı tüm etkenlere rağmen koruyan bir ilçemizdir. Antik Çağ, Roma ve Bizans dönemi kalıntılarının ötesinde, yakın tarihimizde de farklı bir rol oynamıştır. Yakın tarihimizde Buca’nın bir Rum köyü olduğu, aynı dönemde Rumlar, Yahudiler ve Türklerin bir arada yaşadığı bilinir. İngiliz, Fransız, İtalyan ve Hollanda şirketleri ile daha çok ticari ve sınai ilişkiler çerçevesinde oluşan Levantenler de sayfiye yeri olarak Buca’ya yerleşmiştir. Osmanlı Devleti döneminde 1872 yılında Buca’nın ünlü üzümlerini Alsancak Limanı’ndan tüm dünya pazarlarına ulaştırmak için Buca’nın merkezine Buca Tren İstasyonu inşa edilmiştir.

George King Forbes, Gout, Prenses Borghese, Kont Dr.Aliberti, De Jongh, Dimostanis Baltacı Malikaneleri, tarihi İngiliz Protestan Kilisesi, Su Kemerleri, Buca’da yaşamış ve ölmüş birçok ünlü ailenin mezarları, dar sokakları ve bugün bile birçok mimara ilham kaynağı olan Rum Evleri ile Buca’nın farklı bir ruhu vardır…

TUR PROGRAMI

Sabah saat 08.00‘de Karşıyaka / Bostanlı Vapur iskelesi yönündeki Havaş Durağı’nda, 08.30‘da Alsancak /Lozan Meydanı’nda konuklarımızla buluşarak, Buca’ya hareket ediyoruz. Buca’da bir çay molası verdikten sonra turumuza başlıyoruz. Buca’nın tarihsel süreç içindeki gelişimini hakkında bilgi alırken, Eylül Köşkünde bulunan Bayrak Müzesini ziyaret ediyoruz.

Buca Protestan Kilisesi ve bahçesi aynı zamanda yakın tarihin hikayesini anlatır bize. Bu öyküler üzerinden farklı bir tarih öğreniyoruz. Buca Cumhuriyet sonrası önemli mübadil yerleşim yerlerinden biri oldu. Burada birde Mübadil Müzesi açıldı. Mübadil Müzesini de geziyoruz.

Hollanda kökenli İngiliz ailelerinden olan De Jong’ların Köşkünü (bugünkü SGK binası) görüyor, fotoğraflarımızı çekiyoruz. Yine Buca’nın ünlü İngiliz ailelerinden bir başkasına ait olan Rees Köşkünü de gördükten sonra öğle yemeği için mola veriyoruz.

Günümüzde hastane içinde kalan Forbes Köşkü 1910‘lu yıllarda inşa edilmiştir. Bu yapının ve temsil ettiği yaşamların hikayesi dinlemeye değer.. Bir zamanlar golf sahası olan kış bahçesi, höyük olduğu düşünülen bir alan bize Buca’nın çok eski zamanlarına götürüyor…

Eski Buca sokakları arasında yürüyerek turumuza devam ediyoruz. Anılarla dolu Dutluk Sokak, Katolik Kilisesi, Mandi Otel, Hacı Davut Fargoh Köşkü (Eski Belediye), Russo Köşkü üzerine sohbet ediyoruz. Lord Byron, 3. Napolyon’un eşi İmparatoriçe Öjeni, Sultan Abdülaziz’in bir zamanlar konuk olduğu o eski Buca’nın izleri üzerinde yol alıyoruz…

Son olarak Baltazi Köşkü, Hasanağa Bahçesi derken, gezimiz sona eriyor. Gayet keyifli bir gün geçirmiş olarak geri dönüyoruz. Aracımızla sizleri aldığımız yerlere bırakıyoruz.